enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,5484
EURO
34,8615
ALTIN
2.430,97
BIST
9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Denizli
Az Bulutlu
27°C
Denizli
27°C
Az Bulutlu
Perşembe Açık
26°C
Cuma Açık
29°C
Cumartesi Açık
28°C
Pazar Parçalı Bulutlu
29°C

Aya 45 Yıldır Neden Yeniden Gidilmedi?

Bugün Ay’a gidilmediğini düşünen belki de milyonlarca insan var. Bu şekilde düşünen insanlar için bu yazıda açıklamalar mevcut, ancak bu yazının cevaplayacağı asıl soru şu: Neden 40 yılı aşkın bir süredir Ay’a bir daha ayak basılmadı? Bu konuda birçok varsayım söz konusu. Gelin asıl nedenlerine bir göz gezdirelim.

Aya 45 Yıldır Neden Yeniden Gidilmedi?
19.11.2018
A+
A-

1972 yılına kadar, aya gönderilen toplam 12 kişi, NASA’nın en büyük başarılarından biri olarak bilinir. Ancak aradan geçen 46 yılda, yeryüzüne en yakın bu cisme tekrar gitmenin sağlayacağı bir çok avantaj varken neden bu adımın atılmadığı sorusu da, beraberinde zaten bu uçuşun hiç gerçekleşmediğine kadar uzanan onlarca komplo teorisini de beraberinde getirir. Öncelikle bu konuda kafanızda soru işaretleri var ise yazının devamına geçmeden önce bu teorilerin teker teker çürütüldüğü bu belgesele göz atmanızı öneririz.

Nedenlerini ortaya koymadan önce tarihe kısa bir yolculuk yapalım, ancak öncelikle bir konuda hemfikir olalım.

Aya gidildi hem de altı kez…

Şimdi uzay yarışının başladığı zamanlara geri dönelim. İkinci dünya savaşı bitiminde iyice alevlenen bu yarışın iki büyük rakibi ABD ve Sovyetler idi. İlk uzun menzilli füzeyi tasarlayan Sovyetler akabinde uzaya ilk aracı göndermeyi de başardılar (Sputnik, 1957). Bu da uzay yarışını alevlendiren bir gelişme idi elbette. Ayda ilk adım atılana kadar 1959-1966 Mercury ve Gemini projeleri yürütüldü. Bu projelerin geçtiği zorlu adımları bilemezsek ay yolculuğunu anlayamayız.

21 Nisan 1961 yılında Rus astronot Yuri Gagarin uzaya çıkan ve dünya yörüngesinde tur atan ilk insan olmayı başardığında Amerikalılar’ın hedefi belliydi.

1961 yılından 1975 yılına kadar geçen zaman aralığında Yunan Tanrısı Apollon’un ismini verdikleri proje A.B.D’nin ulusal uzay projesi oldu devamında.

1967 yılında ilk deneme de Apollo 1 daha test aşamasında fırlatma platformunda çıkan yangın nedeniyle başarısız oldu ve Gus Grissom, Edward White ve Roger Chafee isimli üç astronot hayatını kaybetti. Daha sonraki her denemesinde bir önceki hatasını kapatan NASA başka can kaybına sebebiyet vermeden, 16 Temmuz 1969 tarihinde  Armstrong, Michael Collins ve Buzz Aldrin’in içinde bulunduğu Apollo-11 uzay aracını aya gönderip, geri getirmeyi başardı. Daha ileri dönemlerde de çeşitli çalışmalar yapmak için aya toplam 12 kişi ulaştı.

Bir kaç satırla özet geçtiğimiz bu süreci aşağıdaki belgeselde daha detaylı bir biçimde inceleme şansınız olacaktır.

ŞİMDİ DÖNELİM ASIL SORUYA, AY’A ŞİMDİ NEDEN GİDİLMİYOR?

Aslında verilecek cevap çok basit, istemiyoruz…

Araştırmacılar ve girişimciler, ayda kurulacak olan bir üssün, uzay görevleri için bir yakıt deposunadönüşebileceğini ve Mars yolculuğu için önemli bir adım olabileceği düşüncesinde. Ayın dünyaya sadece üç günlük bir mesafede olduğu düşünülünce, bu Ay seyahatleri ile uzay turizmi yaratmak bile mümkün olabilir belki de…

Ancak bu fikirler Amerika cephesinde sadece teori de kalacak gibi gözüküyor.

Bunun ilk nedenlerinden birisi elbette maliyeti. Mart 2017’den beri NASA’nın yıllık bütçesi, yaklaşık 19,5 milyar ABD doları. NASA’nın yürüttüğü pek çok görev var: James Webb Uzay Teleskobu,  Space Launch System isimli roket projesi ve Mars, Güneş, Jüpiter ile ilgili uzak mesafeli görevler. Bu çalışmaların maliyeti düşünüldüğünde, bütçelerini, ABD ordusu için ayrılan yıllık 600 milyar dolarlık miktar ile karşılaştığımızda oldukça yetersiz olarak tanımlayabiliriz. 1965 yılından itibaren Amerika’da hükümet tarafından uzay araştırmaları için ayrılan bütçe sürekli düşüş göstermekte.

NASA tarafından 2005 tarihli bir raporda Ay’a gidişin yaklaşık olarak 104 milyar dolara (bugün enflasyonla birlikte 133 milyar dolar) mal olacağı bildirilmişti. Bu sebeplerden dolayı, Amerikan Kongresi Ay’a gidiş için daha fazla bütçe çıkarmaya karar vermedikçe insanlı bir Ay ziyareti mümkün görünmüyor.

Hükümetin Ay’a yeniden gidilmesiyle ilgili yeterli bir bütçe ayırmaması ve bir taahhüt vermemesinin ana nedeni ise Amerikan halkının iradesi olarak gösteriliyor. Neil Armstrong ile Buzz Aldrin’in Ay yüzeyine çıktığı zamanda bile Amerikalıların sadece %53’lük bir kısmı programın maliyetine değdiğine inanıyordu. Geri kalan tüm zamanlarda Amerikan halkı Ay’a girilmesi konusunda %50’nin altında bir destek sergiledi.

Bugün, Amerikalıların yüzde 55’i, NASA’nın aya geri dönmesi gerektiğini düşünse de, yapılan bir anket çalışmalarında çıkan sonuca göre talep daha ağırlıklı olarak Mars ile ilgili çalışmalara odaklanılması yönünde.

Ay’a 40 yılı aşkın süredir ayak basmıyor oluşumuz insanlığın Ay’a gitmekten vazgeçtiği anlamına gelmiyor.

NASA’nın misyonu ve bütçesi üzerindeki siyasi çekişme, insanların aya geri dönmemesinin tek nedeni değil elbette. Yüzeyi güvenli inişleri tehdit eden kraterler ve kayalar ile dolu olan uydumuz Ay çok da küçümsenecek bir uzay cismi değil. Burada misafirlerini bekleyen en önemli tehlikelerden birisi Ay Tozu. Yeryüzündeki toprağın aksine ay toprağı, milyonlarca yıl süren mikrometeoit etkilerin, aşırı sıcaklık değişimlerinin ve sürekli kozmik ışın bombardımanlarının ürünü. Bu toz insanlara son derece zararlı, doğal olarak ayda kalıcı yaşam alanları elde etmeyi veya ay turizmini canlandırmayı düşünüyorsak ilk olarak bu toz ile nasıl baş edeceğimizi öğrenmemiz gerekli.

NASA’nın aksine başta ESA olmak üzere, Rusya, Çin ve Japonya 2030’larda Ay’a insan göndermek istiyor. Öyle görünüyor ki Ay, her geçen gün uzayın daha da derinliklerine yol almayı amaçlayan insanoğlu için birçok deneyi yapabileceği istasyon olacak. Bu yeni yarışın galibinin kim olduğunu ve elbette devamında bu galibiyetin tetiklerdiklerini hep beraber bekleyip göreceğiz gibi gözüküyor.

İsterseniz yazıyı (NASA’nın 1958’de kurulduğunu da hatırlatarak) Atatürk’ün 1936’da Eskişehir Tayyare Alayı’nı ziyaretinde sarf ettiği şu sözlerle bitirelim:Geleceğin en etkili silahı da, aracı da hiç kuşkunuz olmasın tayyaredir. Bir gün insanoğlu tayyaresiz de göklerde yürüyecek, gezegenlere gidecek, belki de Ay’dan bize haber yollayacaktır. Bu mucizenin gerçekleşmesi için 2000 yılını beklemeye gerek kalmayacaktır. Gelişen teknoloji daha şimdiden bunu müjdeliyor. Bize düşen görevse Batı’dan bu konuda fazla geri kalmamayı temindir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.