enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,2398
EURO
37,6309
ALTIN
2.920,13
BIST
9.109,34
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Denizli
Çok Bulutlu
31°C
Denizli
31°C
Çok Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
30°C
Pazartesi Açık
31°C
Salı Açık
32°C
Çarşamba Çok Bulutlu
32°C

Muharrem İnce Denizlililerle Buluştu

Muharrem İnce Denizlililerle Buluştu
12.05.2018
A+
A-

Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Denizli’nin Bozkurt ilçesinde belediyenin güneş enerjisi santralinin açılış törenine katıldı.  İnce burada düzenlenen mitingde konuştu. Ardından Denizli’de mitinge katıldı. Vaatlerini sıraladı. 

 

İlk olarak kürsüye çıkan Bozkurt Belediye Başkanı Birsen Çelik, açılışı yapılan güneş enerjisi santralinde yapılacak üretimle ilçedeki bin hanenin elektrik tüketiminin karşılanacağını söyledi. Çelik’in proje hakkında verdiği bilginin ardından CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı İnce, kürsüye geldi.

 

Alanda kimlerin akıllı telefonu bulunduğunu soran İnce, “Türkiye’de ve dünyada bir ilk yapıyoruz. Bir hükümetin, bir de milletin medyası var. Biz milletin medyasıyla bu işi başaracağız. Şimdi canlı yayına geçiyoruz, bütün dünya sesimizi duyacak” dedi. İnce’nin konuşması satır başlarıyla şöyle:

Erdoğan’ın ‘Çöplük’ sözlerine değindi: ‘Cevap vermeyeceğim’

Bizim ‘Çılgın Projemiz’ iş makinesi falan değil, huzur. Az önce belediye başkanımız anlatırken aklıma geldi, bizim istediğimiz tam da bu. Birileri meydanlarda ‘tezek’, ‘pislik’ ‘çöplük’ diyecek. Hiç cevap vermeyeceğim, desin. Testinin içinde ne varsa, ağzından o akar. Ben size geleceği, çocuklarımızı, ekonomiyi, ekonomiyi nasıl batırdıklarını ve nasıl kurtulacağımızı anlatacağım.

Bakın nasıl kurtuluruz? 1- Çocuklarımızı iyi eğitirsek, geleceğe umutla bakarız. Dünyada büyük değişimler yaşandı insanoğlu kolun gücünden suyun gücüne, buhara ulaştı, endüstri 1.0 oldu. Sonra elektriği buldu, endüstri 2.0 oldu. Sonra elektroniği, dijitali keşfetti, endüstri 3.0 oldu. Şimdi endüstri 4.0. Yani insan-nesne, nesneler arası etkileşim, akıllı fabrikalar. Dünya bunu konuşuyor. Bakın dünya 3-5 senedir bunu konuşmaya başladı.

‘Cumhurbaşkanı meydanlarda pislik konuşursa, geleceği kaybederiz’

Eğer Türkiye’nin Cumhurbaşkanı meydanlarda pislik konuşursa, geleceği kaybederiz. O yayın yaptığınız telefonlar var ya, onların hiçbirini Türkler yapmıyor, hep gavurlardan alıyoruz. Halk tabiriyle… Öyle değil mi? Amacım, bu memleketin akıllı evlatlarına o telefonu yaptırtmak. O ‘pislik’ desin ben ‘telefon’ diyeceğim; o ‘çöplük’ desin, ben ‘gelecek’ diyeceğim; o ‘çöp yığını’ desin, ben ‘kuantum’ diyeceğim; o hakaret etsin, ben ‘uzay’ diyeceğim; o küfretsin ben ‘uydu’ diyeceğim. Bunları anlatacağız.

‘Onun projesi kanal kazmak olsun, benim projem huzur’

Onun projesi kanal kazmak olsun, benim projem huzur, huzur. Memlekete huzur gelecek. Barışacağız. Barışınca ekonomimiz büyüyecek. Ekonomimiz büyüyünce adil paylaşacağız, bölüşeceğiz. Ben çocuklarınızın geleceğine sesleniyorum. Eğer T ürkiye bunu iyi okuyamazsa, Türkiye fakir kalır. Tam da bunları, ekonomi 4.0 yapabilmemiz için bize enerji lazım. Enerjiyi nereden bulacağız? Güneşten, rüzgardan, yenilenebilir kaynaklardan. Belediye başkanı tam da istediğimizi yapmış.

Türkiye’nin elektrik tüketimi 100 birimse, Türkiye’nin güneş potansiyeli 130 birim. Tükettiğimizi üretebiliriz, 30 birimde artar. Niye yapamıyoruz? Birincisi batarya, depolama sorunu var güneş enerjisinin. İşte bu ülkenin akıllı evlatlarını en iyi üniversitelerde, her sene akıllı 10 bin çocuğumuzu yurt dışına göndereceğiz. Ben onlara bağıran, çağıran, küfreden bir Cumhurbaşkanı değil, onlara yol gösteren, aş iş bulan birisi olacağım. Bunu başaracağız hep birlikte. Şu andaki bilgisayar mühendisi sayımızı 10 katına çıkaracağız. Akıllı telefon lazım da akıllı Cumhurbaşkanı da lazım.”

Ezan okununca konuşması ara verdi

Konuşması sırasında öğle ezanı okunmaya başlayınca, İnce konuşmasına ara verdi. Ezanın bitmesini bekleyen İnce, konuşmasına daha sonra şöyle devam etti.

‘Mal varlığımız ona göre gariban olabilir ama benim gönlüm ona göre çok zengin’

Bana ‘gariban Cumhurbaşkanı adayı’ dedi. 16 senedir beraber milletvekilliği yaptık. Milletvekili ile Başbakan maaşı arasında en çok bin lira fark vardır. Aynı maaşı aldık o nasıl zengin oldu, ben gariban kaldım anlayamadım. Aslında ben ondan daha zenginim. Bak nasıl daha zenginim? Bir kere ben hukuk devletine inanıyorum, insanlar arasında Alevi, Sünni, Şafi diye ayrım yapmam, benim defterimde o yazmaz. Ben bütün insanları seviyorum. Ülkemin bütün insanlarını, 81 milyonu kucaklıyorum, gönlümde hepsine yer var. Okuduğum şiirleri gönülden okuyorum. Bunu severek ülkemin insanlarıyla paylaşmak istiyorum. Mal varlığımız ona göre gariban olabilir ama benim gönlüm ona göre çok zengin.

‘Çocuklarımız için Cumhurbaşkanlığına adayım’

Ben bu ülkenin çocuklarına 16 yıl fizik anlattım. Atom fiziği, nükleer fizik, mekanik, elektrik anlattım, geleceği anlattım onlara. Onlara, göktaşlarından maden alaacaklarını anlattım. ‘Türkiye kendi uydusunu yapmalı, labarotuvarları olmalı’ dedim. Türkiye’nin gençleri bu akıllı telefonları yapmalı. Size 30 sene önce cep telefonları olacak, gittiğiniz yerden görüntülü aranacaksınız deseydim gülerdiniz değil mi? Peki 30 sene sonra ne olacak? Bunu kim bilecek? Akıllı çocuklarımız bilecek. Ben bu ülkede okuttuğu o çocuklardan profesör, mühendis, doktor olanlar var. Onları daha 15-16 yaşından keşfederdim. Geçenlerde öğrencilerimden biriyle karşılaştım, ‘Ne haber?’ dedim. ‘İyiyim hocam?’ dedi. ‘Ne yapıyorsun?’ dedim, ‘Kalp cerrahıyım’ dedi. Mutluluğu görüyor musunuz? İşte ben onun için zenginim. Sizin çocuklarınız, hepimizin çocukları için Cumhurbaşkanlığına adayım. Bir insanı hayatta üç kişi kıskanmaz, gerisi kıskanır. Bir anası, bir babası bir de öğretmeni kıskanmaz. Öğretmeni de kendinden bir parça görür onda, ‘Benim başarım var bunda’ diye düşünür. Sizin çocuklarınıza güzel günler vadediyorum: ‘Güzel günler göreceğiz çocuklar. Motorları maviliklere süreceğiz’. ‘Bire bin verecek ekinler’ diyorum.

‘Batıyoruz beyler, bayanlar batıyoruz’

Ekonomimiz iyi mi, kötü mü? İyiyse, kötüyse ne yapacağız? Şimdi madem ekonomi iyi, neden gelişmiş ülkelerde enflasyon yüzde 3’ken bizde yüzde 11. Peki ekonomimiz iyiyse 53 milyar cari açık niye? Bir gelişmiş ülkede enflasyon yüzde 3’ken, neden Türkiye’de sadece Nisan ayında yüzde 7. Neden gençlerin yüzde 20’si işsiz. Ortada bir sorun var. Ben bunu Kemal Sunal fimleriyle açıklıyorum. İki hasta doktora gidiyorlar, tahliller karışıyor. Biri hasta diğeri sağlam. Tahlil sonuçları karışıyor. Hastaya sağlam, sağlama hasta tahlilini veriyorlar. Demek ki, Türkiye’nin de tahlilleri karışmış. Batıyoruz beyler, bayanlar batıyoruz.

‘Soruyorlar, Tayyip Erdoğan’ı yargılayacak mısın?’ Hayır’

Buradan nasıl çıkacağız? Kime güveniyorsun? Medyaya güveniyor musun? Hayatta güvenmiyorum. Bir kadınlara, bir de gençlere güveniyorum.  Bu iktidarı kadınlar ve gençlerle değiştireceğiz. Önce hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, bağımsız mahkemeler. Herkes inanacak ki, bu ülkede mahkemele bağımsızdır. Bana soruyor, ‘Cumhurbaşkanı olduğunda Tayyip Erdoğan’ı yargılayacak mısın?’ Hayır. Benim işim değil o, o mahkemelerin işi. Durun, bakın anlatayım, öyle değil. Sen onu yargılarsın, ondan sonraki gelir seni yargılar. Böyle bir şey yok, böyle bir kafa olmaz, devlet böyle yönetilmez. Devlet rövanşla, intikamla yönetilmez.

‘Yargıçlar günü geldiğinde beni de yargılamalı, Tayyip Erdoğan’ı da’

Devlet şöyle yönetilir. Mesela Birinci Sınıf hakimler var. Onların içinden kurayla seçersin yüksek yargıyı. Ona da dersin ki, ‘Görevini düzgün yap. Çay toplamaya gitme. Düğmeni ilikleme. Adam gibi görevini yap’. Cumhurbaşkanı olduğumda, yüksek yargının bir toplantısına gittiğimde, yüksek yargıçlar ayağa kalkarlarsa onlara iki çift sözüm var. Yüksek yargıçlar ayağa kalkamaz, kalkmamalı. O yüksek yargıçlar, günü geldiğinde beni de yargılamalı, Tayyip Erdoğan’ı da yargılamalı. Böyle olursa memleket  düzelir. Yoksa bu gitti yağmaladı, yerine yenisi geldi o da yağmalar. Öbürü gider o da yargılar. Bu düzene son vereceğiz.

‘Geleceği eğitim değiştirir’

Bir aile nasıl kabuk değiştirir biliyor musunuz? Siz trilyonlar bırakın, çocuk hayırsızsa iki günde yer, hiçbir şey olmaz. Çocuğun ve bir ailenin geleceğini sadece ve sadece eğitim değiştirir. 1986’da Artvin’in Borçka ilçesinde öğretmenlik yapıyordum. Okulumuzun hizmetlisinin iki oğlu vardı. Çocuklarından birisi şimdi hakim, bir diğeri de bir bankada genel müdür yardımcısı.

Gözü yaşlı çobanlık yaptığı günleri anlattı

Bu böyle değişir. (Gözleri yaşararak ve sesi titreyerek) Hiç unutmuyorum, çobanlık yaptığım yıllarda dört göz odanın içinde anam babamla yaşadığım günlerde, o kırma masanın altında ders çalıştığım günleri hiç unutmuyorum. Bugün bu ülkede binlerce böyle çocuk olduğunu biliyorum. Ortaokulda öğretmenimiz sormuştu da o geldi aklıma. ‘Kimin çalışma odası var?’ demişti. Bana hayal edilemeyecek kadar büyük bir şey gelmişti. Şimdi öyle, yüz binler, milyonlar var. Biz siyasetçiler şimdi o çocukların umuduyuz. O çocukların umudunu karartmamak, yeni umutlar vermek, tazelemek için buradayım. Bunu başaracağız, hiç kuşkunuz olmasın.

Onurlu başı dik bir dış politika, ekonomisi üretim ekonomisine dönüşmüş bir Türkiye. Enerjisi dışa bağımlı olmayan bir Türkiye. Bozkurt’ta olduğu gibi kendi enerjisini üreten bir Türkiye. Gençlerine matematik, fizik öğretmiş bir Türkiye.

‘Elhamdülillah biz de Müslümanız’

‘Dindar bir nesil yetiştireceğim’ diyor. Senin haddine mi düşmüş? Senin görevin o değil. O ailelerin görevi. Ben de, rahmetli dedem beni ilkokul 3’te, 4’te yazları Kuran kursuna gönderirdi. Elhamdülillah biz de Müslümanız, biz bilmiyor muyuz yani! Sizden mi öğreneceğiz Müslümanlığı! Ama devletin görevi matematik, fizik, kimya, biyoloji öğretmektir. Çocuklara iş bulmaktır. Çocuklarımıza iş bulacağız.”

Cumhurbaşkanlığı forsu hediye ettiler

Konuşmasının  sonunda alanda bulunanlara teşekkür eden ve sesindeki rahatsızlıktan söz eden Muharrem İnce, Hepinize teşekkür ediyorum. Sesimi idareli kullanmak zorundayım ama çözümü bulduk. İğneyi yedin mi açılıyor hemen. Hiçbir şey kalmıyor” diye espri yaptı. Daha sonra Bozkurt Belediye Başkanı Birsen Çelik, belediye atölyesinde işçilerin yaptığı Cumhurbaşkanlığı forsunu Muharrem İnce’ye, “İnşallah 24’ünde gerçeğini alırsınız” diyerek hediye etti. Belediye Başkanı Çelik, ayrıca İnce’nin atölyede yapılan karalem resmini de CHP adayına sundu. Ardından da meydandakilerin talebi üzerine CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı İnce, “Bir çivi bir nalı kurtarır / bir nal bir atı kurtarır / bir at bir yiğidi kurtarır / bir yiğit memleketi” kurtarır şeklindeki sözlerini oradaki kitleyle birlikte yüksek sesle söyledi.

Mitinge katılanlarla birlikte klibi izledi

Ardından Bozkurt Belediyesi tarafından hazırlanan ve ilçede yaşayan kadınların, Muharrem İnce hakkında ne düşündüklerini anlattığı klip gösterildi. Muharrem İnce de bu sırada kürsüden inerek, mitinge gelen halkın arasına katılarak, klibi onlarla birlikte izledi.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.