4Art mimarlık ofisinin sahibi iç mimar Orçun Sarıhan, mimarideki son dönem tercihlerini ve 4Art’ın çalışma sistemini Egeyön TV’ye anlattı. Sarıhan, mimaride son dönemde minimalist yaklaşıma gidişin olduğunu belirtti.
Denizli’nin başarı iç mimarlarından 4Art mimarlık ofisinin sahibi Orçun Sarıhan Egeyön TV’ye açıklamalarda bulundu. Sarıhan, mimarideki trendleri, Denizli mimarisinin, kadınların iç mimarideki tercihlerini ve ofisinin çalışma sistemini Egeyön TV’ye anlattı.
İşte iç mimar Orçun Sarıhan ile gerçekleştirdiğimiz röportaj;
1975 yılında doğdum. Ankara Hacettepe Üniversitesi’nde Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği ve İç Mimarlık mezunuyum. İç mimarlık mesleği yapıyorum. 17 yıldır Denizli’deyiz. İç mimarlık ofisimizi kurduk. Ofisimizdeki 10 mimar ve mühendis arkadaşla birlikte çalışıyoruz. Mimarlık aslında bir sanattır. İnsanların hayal gücünü açığa çıkarmaktır. Müşterilerimizin, hayal ettikleri şeyleri donelerle donatarak kendilerine sunmamızdır.
Son dönemde tek tip mimariler ve iç dekorasyonlar görmeye başladık. Siz bunu değiştirmek için neler yapıyorsunuz?
Tek tipin ortaya çıkmasının nedeni dönemin algısı kaynaklıdır. Dönem dönem insanların ruh halleri değişir. 10 yıl önceki mimarlık anlayışı ile şuanki mimarlık anlayışı çok farklı. Genç nesil mimarlar çok farklı yetişiyor. Biz buraya gelen staj yapan öğrencilerimizden bunları görüyoruz. Özellikle bilgisayarlı tasarımlar geliştikçe bu daha da yaygınlaşacak. Klasikten modernleşmeye bir geçiş var. Bunlar dönemselliktir. Bu iki anlayışı harmanlarsan güzel şeyler çıkıyor. Burada insanların ruh halini yaşatmak önemlidir. Gelecekte insanların hayatlarını kolaylaştıran ürünlerin artmasıyla çok farklı tasarımlar ortaya çıkacaktır. Bu çerçevede daha minimalist yaklaşıma gidişi görüyoruz.
Denizli’deki mimari doğal afetleri kaldırabilecek durumda mı?
Mimarlığa bir bina yapmak olarak bakmamak gerekiyor. Şehrin göç alıp almadığı, jeopolitik durumu, iklimi bir arada irdelenmeli. Denizli’ye 17 yıl önce geldim. Denizli çarpık bir yapılaşmaya sahipti. Mimari yapılaşma kenarlara kaydırılarak güzel mimariler ortaya çıkarılıyor. Ancak Denizli’de halen bir alt yapı sorunu var. Son dönemdeki çalışmalar da yeterli değil. Bir tasarım yapılırken şehir planlamadan geçer. Bina için önce şehrin tasarlanması gerekiyor. Örneğin bir caddenin genişliği binalarının yüksekliği ile orantılıdır. Bunlar zamanında dikkate alınmamış. Radikal kararlar alınmalı. Bunları yavaş yavaş yeni yerleşim yerlerinde görüyoruz. Bu şekilde bu şehir yaşar. Şehir demek yaşamak demektir. Denizli göç alan bir şehrimiz. 10 sene sonra farklı yerlere gelecek. Planlamaların önden yapılması gerekiyor. Yapılaşmanın dışarıda toparlanması şehre faydalı olur.
Mimari daha çok kadınlara hitap eden bir alan. Son dönemdeki trendler nedir? Özellikle kadınların talepleri ne oluyor?
Kadınlarımız son dönemlerde çalışma hayatına çok fazla dahil oluyor ve bu bizi mutlu ediyor. Bir kadının çalışırken, ev işleri ve çocukla ilgilenmesi zor oluyor. Kadınlarımızın bu yüzden evlerinde rahat olması gerekiyor. Bu anlamda da ev mimarisinde kadınlarımız ev mimarisinde trend belirliyorlar. Şuanda kadınlarımız daha açık renkler tercih ediyorlar. Ergonomik açıdan mutfak dizaynı, perdelerinden koltuklarına kadar değerlendiriyorlar. Aslında kadınlarımız doğuştan mimar gibi fikirler veriyorlar. Kadınların belirleyiciliği oluyor. Çünkü evi çekip çeviren onlar oluyor.
Mutfaklarda tercih ne oluyor?
Teknolojinin ilerlemesiyle ankastre cihazlar mutfaklarda önemli kolaylık sağlıyor. Büyük mutfaklar değil de daha minimalist mutfaklar tercih ediliyor. Bu biraz da yeme alışkanlıklarımızdan kaynaklanıyor. Artık çok fazla eşyalı mutfaklar tercih edilmiyor. Hayatı kolaylaştıracak tercihlerde bulunuyorlar. Önceden 230 metrekarelik evlerde oturanların 120 metre karelik evlere geçtiğini görüyoruz. Pandemiden müstakil evlere geçişler oluyor. Metrekarelerin düşüşü enerji tasarrufu ve temizlik açısından tercih ediliyor. Evlerin metrekareleri düşerken bahçe giibi yaşam alanları büyültülmeye çalışılıyor. Bu ortamı oluşturmak da bizim görevimiz.
