enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,4029
EURO
34,7782
ALTIN
2.401,65
BIST
10.208,65
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Denizli
Az Bulutlu
26°C
Denizli
26°C
Az Bulutlu
Cuma Hafif Yağmurlu
20°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
19°C
Pazar Açık
23°C
Pazartesi Açık
26°C

Büyük Menderes İnsiyatifi’nden Dünya Çevre Günü’nde açıklama

Büyük Menderes İnsiyatifi’nden Dünya Çevre Günü’nde açıklama
05.06.2020
A+
A-

Doğaya sahip çıkmanın en önemli halkasının yereller olduğunu belirten Büyük Menderes İnisiyatifi (BMİ) dönem sözcüsü Mustafa Çallıca, “ekolojik bilincin oluştuğu toplum ve bireylerin örgütlenmesi ile bu katliamların gerileteceğine inanıyoruz. Havasına, suyuna, toprağına, yaşam alanlarına, tarihi ve kültürel varlıklarına sahip çıkan örgütlü toplum ve birey, ekolojik tehdidin önünde ciddi kalkan olacaktır. Bu amaçla bir araya gelen Büyük Menderes İnisiyatifi Denizli Bileşeni olarak öncelikli hedefimiz yaşayan-yaşanabilir bir Menderes Havzası olmakla birlikte, Denizli başta olmak üzere Ege’nin ekolojik sorunlarına karşı da mücadelemizi sürdürmek.” olduğunu söyledi.

Büyük Menderes İnisiyatifi’nin (BMİ), 05 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle yaptığı basın açıklamasının tamamı şu şekilde;

DOĞA TALANI GEZEGENİ TEHDİT EDİYOR!

Birleşmiş Milletler tarafından 05 Haziran’ın Dünya Çevre Günü olarak ilan edilmesinden bu yana 48 yıl geçmesine rağmen hala bir arpa boyu yol alınabilmiş değil. Doğa talanı tüm hızıyla devam ediyor.

Doğa talanının etkisi Covit-19 pandemisi ile birlikte insanlığı etkileyince gündemimize geldi. Oysa insan, doğa içinde yer alan canlılardan sadece birisi, dahası canlı olmayan fiziksel maddeler de doğanın parçası. Canlı ve cansız tüm varlıklar etkileşim içinde birarada yaşıyor. Bu varlıklardan herhangi birinin istismar edilmesi tümünü etkiliyor.

Aslında insanlığın yaşadığı Covit-19, kanser, kalp damar hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları, afetler vb. olgular, hep doğayı insanın emrine amade gören zihniyetimizden kaynaklanıyor. Hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği, gıda kirliliği doğanın talan edilmesinin sonuçları.

‘Bu kirliliğe yol açanlar’ diye konuyu ele aldığımızda doğa talanı daha görünür hale gelir. Doymak bilmez ihtiyaçlarımızı karşılamak için ormanları yok eden, hergün daha da devasa hale gelen beton kentlerimiz adına dağlarını yok eden, sanayinin emrine hammadde kaynağı olarak sunulan madenler, enerji ve su kullanımı nedeniyle yer altı varlıklarını yok eden, daha da hızlanan yaşam uğruna potansiyel tüm enerji kaynaklarını yok eden, her türlü gıdayı her an her yerde çok daha fazla tüketmek uğruna boca ettiğimiz kimyasallarla toprağı ve hayvanları yok eden ve her gün daha da büyüyen atıklarımız ile doğal çevrim sınırını aşan yaşantımızı masaya yatırmak gerekiyor. Kendinden başkasını, ötekini, doğada yer alan diğer canlı ve cansız varlıkları görmeyen bencil yaşantımızı masaya yatırmamız gerekir. Doğanın tümüne açtığımız savaşı, işgalci zihniyetimizi masaya yatırmalıyız. Böylelikle insanlığı tehdit eden hastalıkların çok öncesinde doğada yol açtığımız yıkımı ve geri dönüşümsüz sorunları görmeye başlarız. İklim krizi diye gündemimize gelen küresel ısınmada rolümüzü görürüz. Doğa için en büyük tehdit olan biyoçeşitliliği ne kadar azalttığımızı görürüz. Çok sayıda bitki ve hayvan türünü nasıl yok ettiğimizi görürüz. Bitkilerin ve hayvanların doğal yaşam döngülerine ne kadar müdahale ettiğimizi görürüz. Bu, yok eden zihniyetimiz ile sadece bitki ve hayvanları değil tüm yaşamı, kısacası gezegeni yok ettiğimizi görürüz.

Yanıtlamamız gereken soru gezegeni yok eden insanlığın bu davranışlarının neden kaynaklandığı olmalıdır. Tek tek bireyler mi, yöre halkları mı, ülkeler mi? Yoksa bu davranışları tetikleyen toplumsal düzen mi?

Sömürü ve tahakküme dayalı bu toplumsal düzen, adı ve sanıyla ‘kapitalizm’ bu sorunların önemli bir kısmının ana kaynağı, bir kısım sorunun da derinleşmesinin müsebbibi. Doymak bilmeyen kar hırsı, toplumun gereksinimi için değil kar için üretimin ön planda olması. Doğa ve toplum yararını ıskalayan üretim anlayışı. Artan hızıyla her geçen gün daha da büyüyen üretim ve üretilenlerin tüketilmesini kışkırtan tüketim döngüsü, gezegeni tehdit ediyor ve doğayı ele geçiriyor. Kapitalizmin kar hırsına hepimiz aracılık ediyoruz.

Gezegenin kurtuluşu ellerimizde. Bunun yolu ‘nasıl yaşamalıyız’ sorusuna vereceğimiz yanıttan geçiyor. Değişime nereden başlayacağımızdan geçiyor. Bu toplumsal düzenin devam etmesine aracılık ettiğimizi, bu aracılık rolümüzden vazgeçmekten geçiyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.