enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,2148
EURO
34,7789
ALTIN
2.422,48
BIST
10.055,98
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Denizli
Açık
26°C
Denizli
26°C
Açık
Çarşamba Az Bulutlu
27°C
Perşembe Az Bulutlu
30°C
Cuma Parçalı Bulutlu
30°C
Cumartesi Açık
31°C

“Şiddetin Önüne Eğitimle Geçebiliriz”

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü nedeniyle Kadın Hakları Koruma Derneği Denizli Şubesi Başkanı Nurten Karakış ile ülkemizdeki kadına karşı şiddeti, kadın cinayetlerini ve yapılması gerekenleri konuştuk. Nurten Karakış, kadına karşı şiddete ve çocuk istismarına karşı gerekli yaptırımları uygulamayan kurumlara kızgın. Karakış, kadına şiddetin önlenmesindeki en büyük görevin ise Milli Eğitim Bakanlığı’na düştüğünü söylüyor.

“Şiddetin Önüne Eğitimle Geçebiliriz”
22.11.2018
A+
A-

– Kadına şiddet ülkemizde son zamanlarda hızla artış gösteriyor. Bunu konudan önce biraz geçmişe gidip Atatürk’ün kadınlara verdiği haklardan ve değerden bahseder misiniz?

Nurten Karakış: Mustafa Kemal Atatürk biz kadınlara haklarını verirken o kadar güzel şeyler düşünmüş ki, ilkleri önce kadınlarda yaşatmak istemiş bence. İlk kadın pilot, ilk kadın muhtar. Halide Edip gibi ilk kadın yazarlarımıza değer vermiş. Kadını öne çıkartmak istemiş.  5 Aralık’ta Kadınlara Seçme ve Seçilme hakkı vermiş. Türk kadınları, Atasına hep minnettar kalmış. Onun kadına verdiği değerle Cumhuriyet’in ilk yıllarında, 60’lı 70’li yıllarda kadına şiddet olaylarını çok da görmedik. Bize bu hakları Atamız vermiş. Dünya kadınları ise kendi hakları için yoğun mücadeleler vermiştir.

Atatürk’ün bize verdiği haklar eğitim hakkı, yaşam hakkı, bütün meslekleri yapabilme hakkı. Eskiden kadınların sadece hemşire, öğretmen olması istenirken, Atatürk’ün vermiş olduğu haklarla birlikte kadının her alanda erkekle birlikte eşit, meslek alanlarında, çalışma alanlarında birlikte olması olanağı sağlandı. Bu yasaları hep Atatürk çıkarmıştır. Bu haklarımıza sahip çıkmak durumundayız. Dünya kadınları hakları için mücadele ederken, Atatürk Türk Kadınına haklarını vermiştir.

– Dünya kadınlarının mücadelesi demişken bu konuya da değinebilir misiniz, dünya kadınları ne gibi mücadeleler verdi?

Nurten Karakış: Dünyada 1903’te kadınlar kendi haklarını savunabilmesi için Kadın Sendikası Koalisyonu kurmuş. 1910 yılında Kopenhag’da toplanan 2. Uluslararası Kadın Konferansında 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü kabul edilmiş. O dönem kadınlar haklarını savunmak için mücadele etmiş. O yıllarda kadınları ve şimdiki kadınları düşündüğünüz zaman bugün sokağa çıkmakta güçlük çekiyor kadınlar. Dünyanın neresinde olursa olsun kadınlara karşı sömürüye, baskıya karşı kadınlar mücadele etmiş. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü de böyle ortaya çıkmış.

Dünyada ilk kez kadınlar, 1789 yılında eşitlik ve özgürlük dileklerini dile getiriyorlar.  Dünya kadınları toplumda, sanayide, kadın ve erkeğin eşit olmasını, demokratik haklarını, vatandaş olarak kabul görmeyi istiyor.

Türkiye, CEDAW Anlaşması’na ilk taraf olan ülkelerden biri

Atatürk Cumhuriyeti kurduktan sonra kadın haklarıyla ilgili çalışmalar yaptı. Bu çalışmalar sonunda da Cumhuriyetin ilk yıllarında Birleşmiş Milletler’in 1979’da kabul edilen Türkiye’nin de 1985’ten beri taraf olduğu CEDAW anlaşması yani, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi imzalandı. Daha sonra Türkiye, İstanbul Sözleşmesini imzaladı. BM, bünyesinde 7-8 temel insan hakları sözleşmesinden birine Türkiye’de taraf olarak imza attı. CEDAW’a imza atan Türkiye’de dahil ülke sayısı 2002’de 170’e çıktı.

Hükümetin yanlış politikaları kadına şiddeti artışında etken

-Türkiye’deki kadına karşı şiddet olaylarındaki artış hakkında ne düşünüyorsunuz?

Nurten Karakış: Ülkemizde son 20 yıldır kadına şiddet ön plana çıktı. 16 yıl öncesini düşündüğümüzde yılda 62 kadın cinayeti işleniyorsa, bu tarihlerden sonra ay ay, yıl yıl kadın cinayetleri artarak bugün ayda 62’nin üzerine dahi çıkabiliyor.  Kadına yönelik şiddet her geçen gün aratarak artış oranı yüzde bin 500’lere ulaşıyor. Bunlar korkunç rakamlar. Hükümetin yanlış politikaları şiddetin artışında önemli bir etken ne yazık ki. 21.yy’da 16 yaşındaki genç kız tecavüzcüsü tarafından hamile bırakılıyor. Bu kızın kürtaj olmasına izin verilmiyor. Bu çağdışı bir durumdur. Ama sivil toplum kuruluşları Meclis’in bahçesinde bekleyerek kürtaj yasasının meclisten geçmesini engellediler.

Uluslararası sözleşmelerin gereği yapılmıyor

Nurten Karakış: 2002’de 66 kadın öldürülmüş. 2013’ün sadece ilk 9 ayında 842 kadın şiddet görmüş, 237 kadın öldürülmüş.  2016 yılında 328 kadın öldürüldü. Kadın cinayeti sayısı hızla artıyor. 2013 yılında 28 bin kadın şiddete uğradı, 95’i hayatını kaybetti. Son 10 yılda kadına şiddet yüzde bin 500 artmış. Hükümetimiz uluslararası birçok sözleşmeye imza atılmasına rağmen bu sözleşmelerin gereğini yapmamıştır.

2014’te Denizli’de 2 bin 638 vaka gerçekleşmiş. Bu yıl kadına şiddet ve kadın cinayeti rekor kırmıştı. Ne kurulan ŞÖNİM’ler ne panik butonları hiçbiri şiddete dur demiyor. 2010-2015 yılları arasında bin 134 kadın öldürülmüş. Bunların içinde 1 yaşını doldurmamış çocuk da var, 80 yaşında kadın da var. En çok öldürülenler 26-40 yaş arası. Devlet her yıl tedbirler alıyoruz diyor ama kadın şiddeti ve cinayeti her yıl artış devam ediyor.

Eğitimsiz erkek daha çok şiddet uyguluyor, eğitimsiz kadın daha çok şiddet görüyor

Her 100 kadından 47’si şiddet görüyor. Eşine şiddet uygulayan her 100 erkekten 38’i kendi ailesinden şiddet görüyor. Şiddete uğrayan her 100 kadından 48’i kendi çocuğunu şiddet uyguluyor. Kadınların yüzde 67.4’ü eşi tarafından sözlü şiddete maruz kalıyor. Eşinden şiddet gören 100 kadından 54’ü bir daha dünyaya gelse kadın olarak dünyaya gelmek istemiyor. Kadınların evlenme yaşı düştükçe eşinden şiddet görenlerin oranı artıyor. Ailenin aylık gelirinin artmasıyla şiddet görme oranı azalıyor. Eğitimsiz kadın daha çok şiddet görüyor. Eğitimsiz erkekler de daha çok şiddet uyguluyor. Şiddet bir bölgenin ya da bir kültürün ürünü değil. Şiddet kadınların ortak, devasa bir sorunu. Şiddet kadının kaderi değildir. Şiddet suçtur hastalık da değildir.

– Kadına şiddetin azalması için neler yapılmalı sizce?

Nurten Karakış: Ciddi ve kapsamlı bir eylem planı hayata geçirilmedi. Cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaların kaldırılması gerekiyor. Ülkemizdeki yasalar uygulanmıyor. Tecavüz edene, kadına şiddet uygulayana ve çocuk istismarcılarına iyi hal indirimi uygulamasından vazgeçilmeli.  Kadınların ekonomik özgürlüğünü kazanması için çalışmasının önündeki engeller kaldırılmalı. sosyal güvenlik, parasız eğitim ve parasız sağlık haklarından yararlanmalarını sağlanması gerekiyor.

Kadınlara Ekonomik Özgürlük Sağlanmalı

Kadınların maruz kaldığı şiddetin nedenlerinin başında ekonomik sıkıntı ve sosyal güvenceden yoksun olmak geliyor. Türkiye’de gelir açısından kadın erkek eşitliğine baktığınızda  135 ülke arasında 85. sıradayız. Türkiye’de kadın erkek eşitliğinin sağlanamadığı görülüyor. Kadın özgür birey olarak hayatına devam edebilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılmadığını görüyoruz. Kadın istihdamı yaratacak çözümlerin gerçekleştirilmediği görülüyor. Bunlar sosyal devletin görevleridir. Ama bizim ülkemizde devlet, kadınlara yönelik çalışmaları yapmıyor. 16 haftalık doğum izninin 24 haftaya çıkartılmasının bırakın uygulanmasını, konuşulması bile kadın istihdamını engelliyor. Çünkü niye? Hamile kadını işten çıkartıyorlar zaten, bir de uzun izin süresi olunca işveren kadın çalışan istemiyor.

Kadınlara yönelik meslek edindirme kursları açılmalı

Devletin kadının istihdam edilmesi ve özgür bir birey olarak hayatını sürdürmesi için önce alt yapıyı oluşturması gerekiyor. Devlet kararlı politikalar uygulamalı. Annelerin çocuklarını bırakabileceği kreş, gündüzbakım evi açılmalı. Ülkemizde kadınların çok fazla sorunu var. 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Mücadele Günü etkinliklerimiz kapsamında cezaevinde bir seminer düzenleyeceğiz. Cezaevlerindeki kadınların daha büyük sorunları var. Anneleriyle birlikte cezaevlerindeki çocuklar var. Cezaevindeki görevlilerin kadın hakları ve çocuk hakları konusunda eğitilmesi gerekiyor. Bu kadınların sorunları cezaevinde giderilmeli. Aynı şey Konukevleri için de geçerli. Buradaki kadınlarımıza ve kızlarımıza meslek edindirme kursu verilmeli. Şiddet gören kadınlar Konukevlerine geliyor, bir süre kalıyor ve gidiyor. Bu kadınların çalışması lazım. Onlara meslek edindirme kursu vermek çok zor bir şey değil. Ülkemiz kadına karşı ayrımcılığın ortadan kaldırılması için Uluslararası sözleşmelerin şartlarının mutlaka uygulanması gerekiyor.

Kadın Bakanlığı Yeniden Kurulmalı

2011 yılında kaldırılan Kadın Bakanlığı’nın yeniden kurulmalı. Ülkemizde yürürlükte olan yasalar malesef uygulanmamakta. Devletin kadınları koruma konusunda üzerine düşen görevi yerine getirmiyor bence. Kadınlarımız kırmızı ruj sürdüğü, şort giydiği için şiddete maruz kalıyor. kadınlarımız her türlü şiddete maruz kalıyor. Ekonomik şiddet, psikolojik şiddete, sözlü ve cinsel şiddete maruz kalıyor. En çok da fizik şiddete maruz kalıyor.

Eğitimle şiddet olayları azalır

Eğitim düzeyi yükseldikçe şiddet oranı düşüyor. Doğal olarak aile içi şiddetin azalması için eğitim seviyesinin artması gerekiyor. Bundan kastımız herkesin üniversite mezunu olması değil. Eğitim sürecinde şiddet konusunda bilinç oluşturulması. Çocuklar yeteneklerine göre eğitim almalı, ara eleman yetiştirilmeli. Milli Eğitim Bakanlığı eğitimde hangi bölgede hangi işe daha çok ihtiyaç varsa, öğrencilere o mesleki eğitimleri vermeli. Öğrencilerin mezun olduklarında meslek sahibi olabileceği bir eğitim sistemi oluşturmak zorunda. Meslek edinerek mezun olan bireylerin işsizlik sorunu yaşamayacağı gibi aile içi iletişimi de daha iyi olacak, şiddet vakaları azalacaktır.

Atatürk ‘Kadınlara değer vermeyen toplumların yükselmesi mümkün değildir’ demiş. Atatürk döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarından son 15-20 yıla kadar Türk kadınının bir yeri vardı. Türk Kadını modern, eğitimli, çalışan ve hakları olan bir kadındı. 20 yaşından sonra bir birey olduğu zaman evlenebiliyordu. Günümüzde eğitim sistemi bozuldu, kadına karşı değer yargıları değişti. Kadına yönelik şiddetin artmasının en önemli nedeni eğitim sisteminin bozulmasıdır. 15-20 yıl öncesini kadar kız çocuklarımız Atatürk’ün onlara armağan ettiği bayramlarda cimnastik yapardı, alanlardaydı. Şimdi kızlarımızı ve kadınlarımızı alanlardan, hayattan uzaklaştırmaya çalışan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Çocuk gelinlerin önü açılıyor. Atamızın bizi verdiği haklardan vazgeçmek gibi bir niyetimiz yok. Avrupa’dan bile önce verilen haklarımıza sahip çıkacağız. Mustafa Kemal Atatürk, Türk Kadınana çok güvenmiş, biz de onun güvenine layık olmak için çalışıyoruz.

Belediyeler Konukevi Açmalı

2011 yılında 48 konukevi açılmış, 2015 yılında bu sayı 97’ye çıkmış. Kadına şiddet olaylarındaki artışa baktığımızda yetersiz kalıyor. Belediyeler Yasasına göre nüfusu 100 bini geçen ilçelerde Belediye konukevi açmak zorunda ama bu da ülkemizde uygulanmıyor.

– 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü’nde dernek olarak neler yapacaksınız?

Nurten Karakış: 25 Kasım Pazar günü Denizli’deki bütün kadın dernekleriyle birlikte turuncu fularlarımızla Merkezefendi Yürüyüş Yolu’nda ‘kadına şiddete dur’ demek için yürüyeceğiz. Denizli’de ilk kez 2016 yılında Kadın Hakları Koruma Derneği olarak Türkiye’nin her yerinde turuncu fularlarımızla etkinlikler gerçekleştirmiştik. Bu yılda tüm kadın örgütleriyle birlikte Yürüyüş Yolunda olacağız. Bunun dışında da Dernek olarak etkinlikler  yapacağız. Çalışmalarımız devam ediyor.  Şiddete maruz kalan kadınlarımızın sesi olacağız. Şiddetle mücadelede biz de varız diyoruz. Umutsuzluğun ve şiddet içermeyen bir dünyayı simgeleyen turuncu kıyafet ve aksesuarlarla şiddeti kınayacağız.

 

Röportaj: Ayşe SELÇUK KAĞ 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.